Çok sık karşılaştığımız ve hemen herkesin bildiği bir klişe vardır: “Kanunları bilmemek mazeret sayılmaz!”. Peki ya mahkeme kararlarını bilmemek?
Bir kişi idarenin yayımlamış olduğu bir yönetmeliğin hükümlerine “uymuş olduğu” için, yine aynı idare tarafından dava edilebilir ve ceza alabilir mi?
Birçoğunuzun “Tabiiki hayır; olur mu öyle saçma şey?” dediğini duyar gibiyim. Ancak, kesin/peşin hüküm vermeden bu tür istisnai olayların düzenleme tuzağı olarak nasıl karşımıza çıkabileceğine bir bakalım:
Ceza Kanun’un 4. maddesinde yer alan “Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.” hükmü tüm kanunlar ve hatta yönetmelik ve tebliğler için de genelleştirilebilir mi, bu konuda hukukçu arkadaşların yorumlarını bekliyor olacağım. Şimdilik, bu soruya “evet” cevabı verdiğimizi, tüm kanunların Resmi Gazete’de yayımlandığını ve vatandaşların da sabah ilk iş Resmi Gazete’yi okuyup bilgilendiklerini varsayalım. Bu tür bir süreçte, kanun, tüzük, yönetmelik ve birçok tebliğin yanısıra, Anayasa Mahkemesi Kararları, Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları ve yüksek yargının bazı kararlarına da aşina olacağımız kesin. Fakat, tüzük, yönetmelik ve tebliğlere ilişkin iptal veya yürütmeyi durdurma kararlarının Resmi Gazete’de ya da herhangi bir yerde yayımlanmaması, bu tür düzenlemeleri mayın tarlası haline getirmektedir:
Örneğin, bir yönetmelikte düzenlenen özel bir durum neticesinde idarenin belirli bir işlemine ilişkin itiraz süresinin 30 günden 60 güne çıkarıldığını varsayalım. Söz konusu yönetmelik değişikliği bir davaya konu olsun ve mahkemenin yürütmeyi durdurma ya da iptal kararı versin. Bu karar sonucunda, itiraz süresi tekrar 30 güne inmiş olacaktır; ancak bu kararı davaya taraf olanlar ve adliyedeki birkaç kişi dışında kimse bilmeyecektir. İdarenin bu yönetmelik çerçevesindeki işlemine itiraz etmek için 40. gün başvuran kişinin durumu ne olacaktır?
Benzer bir şekilde, bir fabrikanın bacasından çıkacak X maddesi için emisyon üst sınırının yönetmelikle 50 birim olarak belirlendiğini, daha sonra bir nedenle üst sınırın 80 birime çıkarıldığını, ancak çevre koruma derneğinin açtığı bir dava sonucunda değişikliğin iptal edildiğini varsayalım. Davadan haberi olmayan ama bu süreçte yeni bir yatırım yapan ya da mevcut yatırımını genişleten bir firma da 70 birimlik emisyona sahip bir baca devreye almış olsun. Söz konusu durum şikayete konu olduğunda Bakanlık yetkilileri düzenlemeye aykırılıktan ceza kesebilirler mi?
İstisnai gibi görünen bu durumun örneklerini çoğaltmak mümkün aslında. Üstelik de bu sadece teorik bir tartışma değil, benzer örneklerini bizzat görmüşlüğüm var.
Özetlemek gerekirse, düzenlemeler Resmi Gazete’de yayınlanırken onları kısmen veya tamamen iptal eden veya yürütülmelerinin durdurulmasını emreden mahkeme kararları aynı şekilde kamuoyu ile paylaşılmadığından, ortaya bir düzenleme tuzağı çıkıyor. Bunu bertaraf etmenin yolu ise, anılan nitelikteki kararlarının vakit geçirilmeden Resmi Gazete’de ve ilgili Bakanlığın internet sitesinde yayımlanması sanırım…
Not: Bu yazıyı bitirdikten sonra, tesadüf eseri konuya ilişkin bir makale yazılmış olduğunu öğrendim. Sayın Tahir Erdem, 2011 yılında yazmış olduğu bir makalede (1) konuya dikkat çekerek sorunun giderilmesi için somut öneriler ortaya koymuş. Diğer yandan o günden bu yana konuya ilişkin herhangi bir olumlu gelişme olduysa, o konuda henüz bilgi sahibi değilim – bilgi sahibi olanların yorum ve katkılarıyla bizleri aydınlatmalarını rica ederim.
* Bu makalede yer alan görüş ve önerilerin tümüyle kişisel olup herhangi bir kişi, kurum veya kuruluş açısından bağlayıcı değildir.
- Tahir Erdem, “Düzenleyici İdari İşlemlerin Yargı Kararıyla Yürütümünün Durdurulmasının Ya Da İptal Edilmesinin Kamuya Duyurulması Konusundaki Hukuki Boşluk”, LYY Mevzuat Dergisi, Ağustos 2011.http://www.vmhk.org.tr/duzenleyici-idari-islemlerin-yargi-karariyla-yurutumunun-durdurulmasinin-ya-da-iptal-edilmesinin-kamuya-duyurulmasi-konusundaki-hukuki-bosluk/
Konuya ilişkin bundan önceki makalelere ulaşmak için aşağıdaki linkleri kullanabilirsiniz: