Üç Harfliler ve Piyasadaki Rekabet Düzeyi

Ü

Yeni ürünlerin, yeni teknolojilerin, üretim, dağıtım biçimlerinin ortaya çıkması gibi nedenlerle piyasalar sürekli olarak değişmekte, gelişmekte, zaman zaman da bazı piyasalar ortadan kaybolmaktadır. Bu dinamizm piyasalardaki rekabetin korunmasını sağlama amacını taşıyan rekabet hukukunun da aynı şekilde dinamik ve sürekli olarak gelişen bir hukuk disiplini olmasını gerektirmektedir.

Yukarıda değinilenlere paralel olarak, piyasaların değerlendirilmesi, ürün pazarlarının veya coğrafi pazarların tanımlanması, teşebbüslerin belirli davranışlarının ve bunların etkilerinin değerlendirilmesi açısından iktisat disiplininin yöntemlerinden yararlanılmakta, bir takım endeksler ve testler dikkate alınmaktadır. Ancak, söz konusu yöntemler ve testlerin bir takım varsayımlara dayandığı ve bu varsayımların gerçek hayatta her zaman karşılık bulmadığı veya iktisat disiplinindeki gelişmelere paralel olarak bir dönem “moda olan” bazı testlerin dikkatli kullanılmadığı takdirde hatalara yol açabildiği de unutulmamalıdır.

Bu nedenle bu yazıda belirli bir piyasadaki rekabetin düzeyi hakkında fikir vermeye yarayan ve en sık kullanılan üç gösterge değerlendirilecektir. Bu göstergeler sırasıyla YOn (Yoğunlaşma Oranı- Concentration Ratio); HHI (Herfindahl–Hirschman Index) ve PCM (Price-Cost Margin)’dir:

YOn – Yoğunlaşma Oranı (CRn – Concentration Ratio)

En genel tanımıyla YOn, belirli bir piyasada pazar payları büyükten küçüğe sıralanan n adet şirketin pazar paylarının toplamını ifade etmektedir. İşin gereklerine göre yoğunlaşma oranını satış geliri, üretim miktarı, istihdam gibi farklı büyüklükler üzerinden ölçmek de mümkündür[1]. Bu bağlamda yayınlanan istatistiklerden en yaygın olan ise YO4 olup en büyük dört şirketin pazar paylarının toplamına karşılık gelmektedir. Söz konusu değer ilgili piyasanın yoğunlaşması, büyük firmaların piyasa üzerindeki kontrolü ve piyasanın ne derece oligopolistik olduğu açısından bir fikir vermekle birlikte, aşağıda yer verilen nedenle rekabet hukukunda pek rağbet görmemektedir.

HHI – Herfindahl–Hirschman Index

Orris C. Herfindahl and Albert O. Hirschman adlı iktisatçılar tarafından oluşturulan bu endeks, en basit şekliyle belirli bir piyasadaki firmaların pazar paylarının karelerinin toplamından oluşmaktadır. (Örn. n adet firmanın olduğu bir piyasada, her bir firmanın pazar payını a, b, c, …,n ile gösterir isek, HHI=a2+b2+c2+..+n2 olacaktır). Pazar paylarının yüzde olarak ifade edilmesi durumunda HHI değeri 0 ila 10000; ondalık olarak ifade edilmesi durumunda ise 0 ila 1,0 arasında bir değer almaktadır[2]. HHI, YOn’den farklı olarak pazar payı daha yüksek firmaların ağırlığının da hesaplamaya katılmasını sağlamakta, büyük pazar payına sahip firmalar endeksi pazar paylarının karesi oranında arttırmaktadır. Bu da yoğunlaşmanın daha anlamlı bir şekilde ifade edilmesini mümkün kılmaktadır.

Söz konusu farklılık şu örnekle açıklanabilir: Bir piyasada yalnızca dört firma olduğunu varsayalım. Eğer bu şirketlerin pazar payı aynı ise, HHI değeri (252+252+252+252=) 2500 olacaktır. Ancak, pazar payları sırasıyla (80, 10, 5, 5) şeklinde ise bu kez HHI değeri (802+102+52+52=) 6550 olacaktır. Diğer yandan her iki durumda da YO4’ün değeri 100’dür.

1982 yılından bu yana ABD rekabet makamları (Federal Ticaret Komisyonu ve Adalet Bakanlığı) tarafından özellikle birleşme ve devralmaların değerlendirilmesinde HHI kullanılmakta ve HHI değeri 1500’ün altında olan piyasalar “yoğunlaşmamış piyasalar”, 1500-2500 arasındaki piyasalar “orta yoğunluktaki piyasalar” ve 2500’ün üzerindeki piyasalar ise “yüksek oranda yoğunlaşmış piyasalar” olarak değerlendirilmekte; ve yüksek yoğunluktaki piyasalarda HHI değerini 200 puandan daha fazla arttıran işlemlerin piyasa gücünü de arttıracağı varsayılmaktadır [3].

HHI birleşme ve devralmaların değerlendirilmesi açısından faydalı bir araç olmakla birlikte, belirli bir piyasadaki farklı dönemler itibariyle “rekabet düzeyini” açıklama açısından hataya yol açma riskini de beraberinde getirmektedir. Şöyle ki bir piyasada ilk dönem HHI değeri 1500 iken ikinci dönemde 2000’e çıkması, piyasanın yoğunlaştığını göstermekle, ilk bakışta bu durum rekabetin azaldığı şeklinde de yorumlanabilmektedir. Çünkü, pazardaki firmalardan birisinin pazar payı artmış, tam rekabet piyasasının firmaların birbiri ile aynı nitelikte olduğu (homojenlik) ve hiçbirinin fiyatı etkileyecek güce sahip olmadığı (atomisite) gibi koşullarından bir adım daha uzaklaşılmıştır. Diğer yandan, HHI artışının temelinde diğer firmalardan daha etkin bir şekilde çalışarak, rakiplerinin pazar payını kapan bir firma var ise, bu durumun rekabetin doğal sonucu olarak yorumlanması gerekmektedir. Velhasıl, HHI birleşme veya devralma sonrasındaki durumu değerlendirme açısından yol gösterici olmakla birlikte HHI’daki her artışı rekabetin kısıtlanması şeklinde yorumlamamak gereklidir.

PCM – Fiyat / Maliyet Marjı (Price-Cost Margin)

İktisat kuramı çerçevesinde tam rekabet piyasasında oluşan fiyatın marjinal maliyete eşit olduğu dikkate alındığında, bir firmanın fiyatı ile marjinal maliyeti arasındaki farkın büyüklüğü söz konusu firmanın pazar gücüne sahip olduğuna delalet etmektedir. Buradan yola çıkarak uygulamada bir piyasadaki firmaların PCM değerleri pazar payları ile ağırlıklandırılarak toplanmakta ve o piyasaya ilişkin PCM değerine ulaşılmakta; PCM değeri ne kadar düşük ise ilgili piyasadaki rekabetin o kadar şiddetli olduğu varsayılmaktadır.

HHI ve YO4 yalnızca pazar payları üzerinden hesaplanır iken PCM için firmaların fiyat ve maliyet bilgilerine, piyasaya ilişkin PCM’e ulaşmak için de pazar paylarına ihtiyaç duyulmaktadır. PCM de HHI gibi belirli bir piyadaki rekabet düzeyi hakkında önemli bilgiler vermekle birlikte, kuramsal boyuttan gerçekliğe geçildiğinde, piyasadaki firmaların homojen olmadıkları, ölçeklerinin, üretim teknolojilerinin vb. unsurlarının birbirinden farklı olması nedeniyle bazı firmaların daha verimli olması, daha düşük maliyetle çalışması mümkündür. Bu nedenle, iki dönem arasındaki PCM farklılığının yorumlanması aşamasında, ikinci dönemdeki artışın doğrudan piyasa gücünün kullanılmasına, rekabetin kısıtlanmasına bağlanması sakıncalar yaratacaktır. Çünkü, HHI’da olduğu gibi düşük maliyetli firmaların pazar paylarını ve bunun da ağırlıklandırma vasıtasıyla piyasadaki PCM değerini arttırmasının nedeni rekabetin kısıtlanması değil, bilakis daha verimli olan firmadan kaynaklanan rekabet olacaktır.

Değerlendirme

Belirli bir piyasadaki rekabetin düzeyi hakkında fikir vermeye yarayan ve yukarıda özetle anlatılan üç göstergenin de ortak özelliklerinden birisi Yapı-Davranış-Performans Paradigması [4] çerçevesinde ortaya çıkmalarıdır. Dolayısıyla, az sayıda firmanın olduğu (yoğunlaşmış / oligopol) piyasalarda rekabetin daha az olacağı varsayılmaktadır; YOn ve HHI ile “pazarın yapısı” tanımlanmaya çalışılmaktadır. PCM’de ise işe performans cephesinden yaklaşılmaktadır.

Her üç göstergenin bir diğer özelliği ise, mekanik hesaplamaya dayanması, ekonometrik analiz, istatistiki tahmin gibi zahmetli araçlar gerektirmemesidir. Bu nedenle bu üç göstergenin çeşitli türevleri ortaya çıkmış olmakla birlikte henüz bunlara alternatif olacak güçte ve yaygınlıkta olan bir gösterge mevcut değildir.

Diğer yandan, her üç göstergenin en önemli dezavantajı ise, piyasadaki rekabet gücü ile monoton (değişiklikleri sürekli ve tutarlı olarak belirli bir yönde yansıtan) bir ilişki içinde olmamalarıdır. Örneğin, rekabetin artması her zaman için HHI’ı düşürmemekte; artan rekabet etkin olan firmanın pazar payını da arttırması anlamına geliyor ise HHI yanlış yöne işaret etmektedir. Benzer bir durum YOn için de geçerlidir. PCM söz konusu olduğunda ise, etkin olan firmanın pazar payını arttırması, özellikle pazar payı ile ağırlıklandırılmış bir ölçümde piyasadaki rekabetin gidişatı konusunda bizi yanlış yönlendirme riski taşımaktadır[5].

Bu üç göstergenin kullanım amacının “belirli bir piyasadaki” rekabet düzeyi hakkında fikir sahibi olmak olduğu dikkate alındığında ise, öncelikle söz konusu piyasanın doğru bir şekilde tanımlanması ilk ve en önemli adımı oluşturmaktadır. Burada da rekabet hukukunda çeşitli istatistiki sınıflandırmalardan ayrılarak eldeki dosyanın özelliğini dikkate alacak doğru bir analiz yapılmasını zorunlu kılmakta, bunun için de farklı testler uygulanmaktadır ki söz konusu testler ve bunların olası riskleri bir sonraki yazının konusunu oluşturacaktır.


*Rekabet Kurumu V.Denetim ve Uygulama Dairesi Başkanı. Çalışmada yer verilen görüşler, yazarın kendi görüşleri olup Rekabet Kurumu’nu bağlayıcı değildir.

** Bu yazının özgün hali Rekabet Kurumu İnternet Sitesi’nin Rekabet Yazıları bölümünde yayınlanmıştır.

  1. Rekabet Terimleri Sözlüğü, Rekabet Kurumu Yayınları, Ankara – 2010; s.107
  2. http://en.wikipedia.org/wiki/Herfindahl_index (05.05.2012)
  3. http://www.justice.gov/atr/public/guidelines/hmg.htm (05.05.2012)
  4. Rekabet Terimleri Sözlüğü, Rekabet Kurumu Yayınları, Ankara – 2010; s.102
  5. Boone, J., J. van Ours, H. van der Wiel (2007), How (not) to measure competition. CPB Discussion Paper No 91.
Barış Ekdi

Barış Ekdi

Deneyimli rekabet uzmanı, uyumluluk uzmanı, yazar ve kişisel gelişim meraklısı...

Daha fazla bilgi için menüden “HAKKIMDA” sayfasına bakınız.

İletişim