Düzenleme Tuzakları – 3 : Çiçek Gibi Düzenleme

D

Düzenleme Tuzaklarına ilişkin yazı dizisinin üçüncü makalesinde bu kez TBMM’de bir komisyon çalışması sonrasında yaşanan gelişmelere göz atıyoruz: İlk birkaç paragraf biraz teknik olmakla birlikte, yazının devamında ilgili komisyonun estetik kaygılarla yaptığı bir müdahalenin amaçlananın tam aksine nasıl sonuçlar doğurduğunu inceleyeceğiz. Bu makalenin kanun yapma sürecinde bir şekilde yer alan herkese faydalı olması dileğiyle…

1994 yılında yayımlanan 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 16. maddesi, “yanlış, yanıltıcı ve eksik bilgi” verilmesi halinde 100 milyon liralık para cezası verileceğini hüküm altına almıştır. Ancak, “hiç bilgi verilmemesi” durumunda ceza verilebileceğine dair açık bir hüküm olmadığı için bu konudaki açıklık kötüye kullanılmalara neden olmuş ve Kanun değişikliği tasarısı hazırlanmıştır.

Diğer yandan, para cezalarının enflasyonist ortam sonucunda caydırıcılığını yitirmesi nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle “yeniden değerleme” sistemi getirilmiştir. Bu sisteme göre, belirli yıl aralıklarında yayımlanan kanunlar, belirli bir çarpan ile çarpılarak cezaların caydırıcı olması sağlanmıştır. Bu çerçevede, örneğin, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un ilgili maddesi uyarınca 2005 yıllı sonuna kadar bu cezalar 29 kat artırılmıştır. Dolayısıyla anılan bentteki ceza, Kanun değişikliği taslağının hazırlandığı an itibariyle 2900 liraya tekabül etmektedir.

Bu nedenle, bendin tamamının değiştirilmesi durumunda, ceza aynı kaldığı takdirde 1994 değil de 2005’de yayımlanmış bir ceza olduğu için yeniden değerlemeden yararlanamayacak; caydırıcılık amacına ulaşılmak bir yana daha kötü bir sonuç elde edilecektir. Cezanın 2005 yılındaki halinin madde metnine yazılması durumunda ise, 20, 50 ve 100 liralık cezaların bulunduğu maddeye eklenen 2900 liralık ceza hükmü ilgili maddenin dengesini bozacaktır. Bu nedenle, ilgili bendin tamamının değiştirilmesi yerine, bendin içine “hiç bilgi verilmemesi” ifadesi eklenerek ve bendin gövdesinin 1994 tarihinde dondurularak yeniden değerlendirmeden yararlanması sağlanmıştır. Benzer bir değişiklik, maddenin bir diğer bendi için de yapılmıştır.

İlgili makamlardan geçen tasarı TBMM’de muhtelif komisyonlarda görüşülmeye başlanır. Bu komisyonlardan birinin görüşmesini müteakip Kurum’a 5 maddelik yasanın 12 madde olarak geçtiğine dair bir bilgilendirme gelmesi üzerine, Kurum yetkililerinden bazıları soluğu TBMM’de alır. Komisyon Başkanı, Komisyon’dan geçen metni Kurum yetkilileri ile paylaştığında ise, anılan maddedeki bendin tümüyle değiştirildiği görülmüştür.

Bu çerçevede Kurum uzmanının ilk sorusu şu olmuştur: “Sayın Başkanım, değiştirilen bentlerdeki para cezasını neden düşürdünüz?”

– “Düşürmedik ki evladım, bak; onlar aynı kaldı.”

– “Ama Sayın Başkanım o bentlerdeki ceza, 1994 tarihinde yayımlanmış olduğu içim, TCK uyarınca yeniden değerlemeye tabi tutuluyordu. Buna ilişkin her yıl tebliğ yayımlıyoruz. Bakın, o yüz liralık ceza bugün 2900 lira olarak uygulanıyor.”

– “E tamam, o zaman yine öyle uygularsınız.”

– “Fakat ceza bu yıl yeniden düzenlenmiş olacağı için artık çarpan uygulama imkanı kalmayacak; bu nedenle de ceza kuş kadar olacak artık. Caydırıcılığı arttırmaya çalışırken bu daha kötü oldu; artık hiç bilgi alamayacağız.”

– “Yahu olur mu öyle şey…”

– “Sayın Başkanım, eğer Komisyon cezaların düşürülmesi yönünde bir irade ortaya koydu ise, ‘Meclisimizin takdiridir, yapacak bir şey yok’ deriz, ama bu yönde bir irade yoksa ortada ciddi bir hata var. Dolayısıyla, eğer para cezasını düşmesine karar kılındı ise, ben daha fazla tüketmeyeyim nefesimi.”

– “Yok canım. Bu tartışılmadı bile. Biz niye cezaları düşürmek isteyelim. Sadece, sizin Kurumdan gelen metin çok karmaşıktı, bentteki hükmün arasına sözcük sıkıştırmışsınız, karman çorman görünüyordu. Bunun yerine biz de bendi olduğu gibi yazalım daha düzgün olsun istedik. Yani, Kurum’un getirdiği metne içerik olarak itirazımız olmadı, ama kötü bir şekilde kaleme aldığı için düzeltme ihtiyacı duyduk. Sonunda bak, çiçek gibi bir bent oldu işte!”

 

– “Sayın Başkanım, kanun taslağı çiçek gibi olmuş olmasına da cezalar güme gitmiş bu arada. Bunu düzeltmek lazım eğer aksi yönde bir irade oluşmamışsa…”

– “Ben hâlâ anlamadım bu işi. O zaman otur şu bilgisayarın başına, sen yaz bakalım nasıl olmalıymış bu bentler.”

– Kurum uzmanı bilgisayarın oturur, değişikliğin nasıl olması gerektiğine dair metni yazarak Komisyon Başkanı’na gösterir. Metni inceleyen Başkan şaşırır:

– “Ama bu Kurum’un gönderdiği metin ile bire bir aynı.”

– “Onu da ben kaleme almıştım efendim. Bu bahsettiğim yeniden değerleme meselesine çözüm bulabilmek için o kadar kafa yormak zorunda kaldık ki; ancak bu şekilde başarabildik.”

Komisyon Başkanı bu aşamada Komisyon Görevlisine dönerek şu talimatı verir:

– “Bilgisayardaki bu metni alıp bizim formata sokalım, imzadaki raporu çekip yerine bunu koyup imzalatalım.”

– “Aman efendim, imzalar tamamlandı, toplantılar da bitti. Bu aşamadan sonra değişiklik olması mümkün değil. Hem bunu komisyondakilere kim nasıl açıklayacak, tartışmalar da bitti. O kadar kişi bu saatten sonra nasıl bir araya gelecek?”

Komisyon Başkanı bu kez biraz da gerilerek diretir:  “Bak arkadaşım; bu genç adam yarım saattir dil döküp beni ikna etmeye çalışıyor. Bu kadar uğraşıyor ve hata yapıyorsunuz diyorsa bunu da görmezlikten gelemem. Hem biz ne dedik Komisyon’da? Kurum’un talebini uygun gördük; ama çok dolambaçlı olmuş, bunu düzgün yazalım demedik mi? Ama böyle yazınca hata oluyormuş demek ki… O zaman biz de Kurum’un gönderdiği metne sadık kalırız, olur biter. Sen ‘Kurum’un gönderdiği şekliyle metni dikkate alalım’ de diğer üyelere, imzalamayan, sorusu olan varsa beni arasın, ben anlatırım onlara.”

Uzman teşekkür edip ayrıldıktan sonra, taslak metnin cezaya ilişkin kısmı Kurum’un ilk başta önerdiği şekle getirilerek yasama süreci tamamlanır ve değişiklik yasalaşır.

Velhasıl, buradan kendi adıma benim çıkardığım sonuç şu: Bir sorunu çözmek üzere, üzerinde etraflıca düşünülüp taşınılarak hazırlanan bir taslak dahi, bazı durumlarda, üstelik de iyi niyetli bir müdahale sonucunda, amaçlananın tam tersi bir sonuca neden olabilme riskini taşıyor. Bu nedenle herhangi bir mevzuat taslağının hazırlanmasından Resmi Gazete’de veya ilgili internet sitesinde yayımlanmasına kadar geçen sürede, her aşamada, en ufak bir değişikliğin yaratacağı etki dahi dikkatlice analize tabi tutulmalı ve bu değişikliğin yaratacağı etkilere dair tasarı/taslak sahibine danışılmalıdır.

Ayrıca, estetik açıdan yapılan değişiklikler, gerekli ve yeterli teknik analiz ile desteklenmediği müddetçe, ciddi riskler içermekte, bir tür tuzak olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bir sonraki makalede ise “odalara ve borsalara başkan ve genel sekreter olarak yüz kızartıcı suç işlemiş olma zorunluluğu” getiren bir kanunu inceleyeceğiz…

PS: Bundan önceki makalelere ise aşağıdaki linklerden ulaşmak mümkün:
Düzenleme Tuzakları – 1: Amaçla Aracı Karıştırmak…
Düzenleme Tuzakları – 2: Düzenleyici Etki Analizi’nin “Bir” Öyküsü

(*) Bu makalede yer alan görüş ve önerilerin tümüyle kişisel olup herhangi bir kişi, kurum veya kuruluş açısından bağlayıcı değildir.

Barış Ekdi

Barış Ekdi

Deneyimli rekabet uzmanı, uyumluluk uzmanı, yazar ve kişisel gelişim meraklısı...

Daha fazla bilgi için menüden “HAKKIMDA” sayfasına bakınız.

İletişim